Lise sonda okurken okulumuza ingilterede yaşayan bir türk çocuğu gelmişti. Bu çocuk sadece 1 yıl kalacak sonra üniversiteyi okumak için tekrar Londra'ya dönecekti. Sınıf arkadaşım olan Elif'le çok kavga ediyorlardı. Bu kavga zamanla aşka dönüştü. Aşkları öyle büyüktü ki,
insanda o sevgiye karşı derin bir saygı uyandırıyordu. Onlar bakışırken öğretmenler dahil yanlarına varıp 'hadi derse' , diyemiyorlardı. Onları izlemek, bu güzel aşka şahit olmak, kışın ortasında baharı yaşamak gibiydi.
Ayrılık vakti yaklaşıyordu. Onların bakışları her geçen gün hüzün dolarken bizler lise
bitecek diye seviniyorduk.
Yıl sonunda çocuk, konuk öğretmen olan abisiyle Londra'ya döndü.
O zamanlar İngiltereye gitmek, vize almak imkansız gibiydi. Hadi imkansızı başardın ama birde 16 yaşında bir kızın bilet, şu bu masrafı karşılaması ikinci bir engeldi. Bizler o yaşta bunları gerçekleştirebilecek ne akla ne de bilgiye sahiptik..
Ve kız çok acı çekti.. Lise balosundan 1 hafta önce çocuk geri döndü. Balo'nun başında Elif'de vardı.
Ama bizim kadar uzun kalmadı.
Hiç unutmuyorum gözlerinden süzülen yaşlardan çok yüreğinden akan acı selini.
Son sözleri ' Napsam. Nasıl etsem.. Bankamı soysam, bir binanın çatısına mı çıksam. Konsolosluğun önünde üzerime benzin mi döksem.. Kime anlatsam yüreğimi..' gibi sözlerle hepimizin boğazımı düğüm düğüm, gözleri dolu dolu balodan, boynu bükük ayrılmıştı..
Yıllar içinde herkes kendi hayatına odaklandı. Elif sınıf arkadaşımdı. Yakın arkadaşım değildi..
Ne oldu sonrasını bilmiyorum. Takip edemedim. Geçen sene hala görüştüklerime sorduğumda kimse bilmiyordu. Herkes araştırma sözü verdi ama kimseden ses çıkmadı..
Birkaç gündür bir vicdansızın yüzünden acı çekiyordum. Hormonlarım mı acılarımın kabarmasınan sorumlu bilmiyorum.
Sadece kendimden yola çıktığımda, bir insana bir şey yapmadan önce kapımın eşiğinde kocaman vicdanımın bendeki öfkeyi yakalayıp sorguladığını biliyorum. Ve asla hak yememe , bile bile can yakmaya izin vermediğini görüyorum.
İşte bunları yaşarken dün Elif aklıma geldi.
Acılar tartılır mı ?
Her yaşın kaldırabildiği bir yük vardır.
Gençken aşk, hayatın içindeyken yaşam savaşı ağır gelir.
Ama hangisi daha kolay atlatılır ki?... bilenmiyorum.
Bu soruyu kendime sorduğum, Elif'le kendimi karşılaştırdığım içinde kendimi biraz suçlu hissediyorum.
Bu karşılaştırmayla ne düşündü aklım, sonuç nedir bilmiyorum..
Bugün biraz daha iyiyim..
Dermansız dert olmasın değil mi.. Gerisi boş olsun.. Boş verelim.. Yalnız değiliz..
Fotoğraflar:Pinterest
http://vintageduygular.blogspot.com/2014/04/sesli-dusunmek.html
30 Nisan 2014 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 评论:
Yorum Gönder